Ozon Terapi

Ozon tedavisi belirli bir miktarda oksijen/ozon karışımının vücut boşluklarına ya da dolaşım sistemine uygulanmasıdır; bu karışım intravenöz, intramusküler, intraartiküler, intraplevral, intrarektal ve intradiskal uygulanabildiği gibi topikal de uygulanabilir. Ozon doğada bulunan üç oksijen atomundan oluşan, renksiz, keskin kokulu, kararsız bir moleküldür. Doğada gaz halinde bulunan önemli bir oksidandır. Saf halde toksik bir moleküldür. Medikal ozon %95 Oksijen + %5 ozon şeklindeki bir karışımdır. Tıbbi tedavide, ozon denildiği zaman, anlatılmak istenen saf ozon değil, medikal ozondur.
Gökyüzünün mavi renkte görünmesi bu gaz sayesinde olmaktadır. Sıvı halde lacivert renge dönüşen ozon gazı, dünyayı güneşten gelen morötesi radyasyona karşı korumaktadır. Atmosferdeki ozonun %90’ına yakını, yer yüzeyinden yaklaşık 20-50 km yüksekte bulunan stratosfer tabakası içinde yer alır. Düşük konsantrasyonda ozon inhalasyonu, boğazda irritasyon ve buna bağlı öksürüğe; yüksek konsantrasyonlardaki inhalasyon ise akciğer ödemine neden olabilir .

Tarihçe:
Ozon gazı Alman bilimadamı Christian Friedrich Schönbein tarafından1840 yılında keşfedilmiştir.Keşfinden sonraki ilk yıllarda dezenfeksiyon amacıyla kullanılmıştır.Ozonun bu dezenfekte edici etkisi güçlü okside edici etkisinden kaynaklanmaktadır. Ozon gazının ilk kez tıpta kullanılması 1. Dünya Savaşı esnasında gerçekleşmiştir. Alman hekim Dr Albert Wolf askerlerin lokal yaralanmalarını ozonla tedavi etmeyi başarmıştır.1926′da, Otto Warburg, Berlin’de kanserin hücre düzeyindeki oksijensiz ortamdan kaynaklandığını bildirdi. Bu çalışmalarıyla 1931 ve 1944 Nobel ödüllerini aldı. 1957′de Joachim Hansler (1905-1981) kendi adıyla bilinen ozon jeneratörünün patentini aldı. 1961′de Hans Wolff (1927-1980) Majör ve Minör otohemoterapiden ve uygulama tekniklerinden bahsetti.
1972′ de Almanya’da, Hans Wolff ve Joachim Hansler “Tıbbi Ozon Derneğini” kurdular. 1977′de Almanya’da, Renate Viebahn Hansler ozonun vücuttaki etki mekanizması üzerine çalışmalarını açıkladı.

Etki mekanizması:
Kana verilen ozon kandaki tüm yapılar üzerine etkide bulunur. Bunlar: lipoproteinler, plazma proteinleri, eritrositler, lenfositler, monositler, granülositler ve plateletlerdir. Ozon kana verildiğinde hızla atomlarına ayrıldığından, yarılanma ömrü oldukça kısadır. Ozon
uygulaması sonrası antioksidan sistemin uyarıldığı ve Lipid Peroksidasyon potansiyelinde azalma olduğu saptanmıştır. Ozonun terapötîk dozlarında lipid peroksidasyon prosesini azalttığı gösterilmiştir. Peroksitlenmiş lipoproteinler aterojenik özelliğe sahiptirler. Lipid peroksidasyonunun azalması aterosklerozun önlenmesine yol açacaktır. Ozon’un etki mekanizmaları:
1. Superoksit dismutaz,Glutatyon, katalaz, gibi, serbest radikallerin eliminasyonunda etkili olan enzimleri aktive eder.
2. Glikolizi aktive eder, böylece:
a.Oksijenin hemoglobinden ayrılmasını sağlar, yani doku oksi-jenizasyonunu artırır.
b.Metabolik detoksifkasyonda çok önemli bir rolü olan acetyl coenzyme-A’nın oluşumunu arttırır.
c.Mitokondriyal transport sistemini aktive ederek tüm hücrelerin metabolizmasını arttırır ve bu sayede mutajenik değişimlere karşı        hücre savunmasını güçlendirir.
d.Eritrositlerin esnekliğini, kanın akışkanlığını ve arteryel oksijen basıncını (PO2) arttırır. Eritrositlerdeki rulo formasyonunu azaltır.
3. Düşük dozlarda lökositoz ve fagositozu indükleyerek immün sistemi stimüle eder. Ancak yüksek dozlarda immün sistemi inhibe eder.
4. Retikülo-endotelyal sistemi stimüle ederek dokuların tamir mekanizmasını destekler.
5. Güçlü germisid aktivitesi vardır ve bir çok patojen mikroorganizmanın hücre duvarını parçalayabilir.
6. Fungisit etkilidir , candida büyümesini inhibe eder.Sirküler plazmid DNA’ yı açarak bakteriyel proliferasyonu azaltır.

OZONUN KLİNİK UYGULAMA YÖNTEMLERİ

1. Majorotohemoterapi: (MO) Major otohemoterapi, ozon tedavilerinin temel uygulama şeklidir. Ozon tedavisi denildiği zaman, eğer uygulama şekli özel olarak belirtilmediyse, kast edilen majorotohemoterapidir. Hastanın damarından alınan bir miktar kanın (50-270ml) ozona dayanıklı şişe içinde medikal ozon ile muamele edildikten sonra aynı damardan geri verilmesi esasına dayanır.

2. Minör otohemoterapi: Hastadan alınan bir miktar kanın (5-10 ml) ozona dayanıklı enjektör içerisinde medikal ozon ile muamele edildikten sonra kas içine uygulanması esasına dayanır. Uygulama endikasyonları:
a-Alerjik durumlarda : (Akne, rinit, sinüzit, astım, kontak dermatit, atopik dermatit v.s)
b-Bağışıklık sistemi sorunlarında ( Sık gripal enfeksiyonlar, yorgunluk, kapanmayan kronik yaralar, kronik osteomiyelit vakaları)
c-Kronik yorgunluk sendromu, Fibromİyaljî, Demans,
d-Otoimmun Hastalıklar: SLE, Dermatomiyozitis, Skleroderma,
e-Romatizmal Hastalıklar: Romatoid artrit, Ankilozan spondilit. Psöriatik artrit

3. Rektal insuflasyon:Medikal ozonun anüs yolu ile rektum içerisine verilmesi esasına dayanır. Damar yolu açmanın zor olduğu bazı vakalarda majör otohemoterapinin alternatifdir. Ayrıca ülseratif kolit, proktit, anal fistül ve anal fissür tedavisinde kullanılır.

4. Lokal uygulamalar: Medikal ozon (ozon en çok %5, oksijen en az %95) kas, eklem, disk, tetik noktalar, tendon, deri içine veya vücut boşluklarına uygulanması esasına dayanır.

5. Topikal uygulamalar: Medikal ozon (ozon en çok %5, oksijen en az %95) veya ozonlu sıvıların (su, yağ) cilt üzerine doğrudan uygulanması esasına dayanır. Ozonlu serum fzyolojik güçlü ve etkin bir antiseptiktir.

6. Torbalama: Özellikle ekstremitelerdeki infeksiyon, ülser ve lokal deri lezyonlarında uygulanan etkin bir yöntemdir. Deri ıslatıldıktan sonra özel dizayn edilmiş bir torba ile lezyonun olduğu bölge çevrelenir.

7. Diğer uygulamalar: Sinüzit, otit vb. vakalarda da lokal uygulamalar yapılmaktadır. Ozon sauna daha çok kozmetik amaçlarla kullanılan ancak özel bir cihaz isteyen uygulama şeklidir. Deri lezyonlarında etkinliği bilinmekle beraber, zayıflamadaki yeri tartışmalıdır.